m o r a r t ı
99'dan kalanlar
1.
Biraz daha karanlık sanki bu gece
Biraz daha ağır saçlarımdaki tütün kokusu
Katıp acılarımı yalnızlığıma
bir han kurmuşum
konaklıyorum.
çığlıklar yapışmış bordo duvarlara
gizli diz çöküşler yankılanıyor.
Sigaramın dumanı karışıyor hayallerime
Konaklıyorum.
2.
kolay değil yaşamak geceleri
yaşamak seni
ve sensizliği
yıldızları seyretmek sabaha dek
ve aya ağlamak
kolay değil geceleri yaşamak
ölüm kadar soğuk
güz ortasında zamansız açan kır çiçeği kadar şaşkın
pusuda bekleyen düşman kadar sinsi
yarım kalan şiirler kadar buruk
bir şeyler var içimde
nasıl desem
ninnileri çalınmış beşik gibi
ya da ıhlamur kokulu türküler
ama gerçek buz gibi esen rüzgarla dokunuyor yüreğime
içimdeki yaza aşık çocuğu donduruyor
kırık sazımdan ayrılık ezgileri dökülüyor.
3.
sedefli gün batımında
rüzgar,
-bilmem hangi kıyıdan-
çarmıha gerilmiş nefesler getirdi bana
unutmam için elbet
bir bahar sonra
4.
iki kadın
kar beyazı yalnızlıkta iki yürek
biri sahne ışıklarının boyalı yüzü
birinin dudaklarında hiç bitmeyecek melodisi aşkın
iki yaralı yürek
iki yalnız kadın
5.
hep ardına dek açık ol pencerem,
arka bahçe hayallerimde
yıldızları sun bana
ve tüm o yürekleri
açık bırakılmış pencereler ardında
6.
onca yıldan yoldan sonra
anlıyorum
hepsi de zamana yenilmiş zamansız düş kırıntıları
sen beni hiç sevmedin ki!
Ben yine o küçük kız olmalıyım.
Şimdi içinde çirkin palyaçoların ağladığı…
Saçlarından yastığına rüya damlattığı…
Ve makyajı akan palyaçolar fısıldıyor olmalı kulağıma:
O seni hiç sevmedi ki!
Artık anlıyorum.
özgecik
İstanbul, kimi zaman ’99
1.
Biraz daha karanlık sanki bu gece
Biraz daha ağır saçlarımdaki tütün kokusu
Katıp acılarımı yalnızlığıma
bir han kurmuşum
konaklıyorum.
çığlıklar yapışmış bordo duvarlara
gizli diz çöküşler yankılanıyor.
Sigaramın dumanı karışıyor hayallerime
Konaklıyorum.
2.
kolay değil yaşamak geceleri
yaşamak seni
ve sensizliği
yıldızları seyretmek sabaha dek
ve aya ağlamak
kolay değil geceleri yaşamak
ölüm kadar soğuk
güz ortasında zamansız açan kır çiçeği kadar şaşkın
pusuda bekleyen düşman kadar sinsi
yarım kalan şiirler kadar buruk
bir şeyler var içimde
nasıl desem
ninnileri çalınmış beşik gibi
ya da ıhlamur kokulu türküler
ama gerçek buz gibi esen rüzgarla dokunuyor yüreğime
içimdeki yaza aşık çocuğu donduruyor
kırık sazımdan ayrılık ezgileri dökülüyor.
3.
sedefli gün batımında
rüzgar,
-bilmem hangi kıyıdan-
çarmıha gerilmiş nefesler getirdi bana
unutmam için elbet
bir bahar sonra
4.
iki kadın
kar beyazı yalnızlıkta iki yürek
biri sahne ışıklarının boyalı yüzü
birinin dudaklarında hiç bitmeyecek melodisi aşkın
iki yaralı yürek
iki yalnız kadın
5.
hep ardına dek açık ol pencerem,
arka bahçe hayallerimde
yıldızları sun bana
ve tüm o yürekleri
açık bırakılmış pencereler ardında
6.
onca yıldan yoldan sonra
anlıyorum
hepsi de zamana yenilmiş zamansız düş kırıntıları
sen beni hiç sevmedin ki!
Ben yine o küçük kız olmalıyım.
Şimdi içinde çirkin palyaçoların ağladığı…
Saçlarından yastığına rüya damlattığı…
Ve makyajı akan palyaçolar fısıldıyor olmalı kulağıma:
O seni hiç sevmedi ki!
Artık anlıyorum.
özgecik
İstanbul, kimi zaman ’99
2 Comments:
"6.
onca yıldan yoldan sonra
anlıyorum
hepsi de zamana yenilmiş zamansız düş kırıntıları
sen beni hiç sevmedin ki!
Ben yine o küçük kız olmalıyım.
Şimdi içinde çirkin palyaçoların ağladığı…
Saçlarından yastığına rüya damlattığı…
Ve makyajı akam(n) palyaçolar fısıldıyor olmalı kulağıma:
O seni hiç sevmedi ki!
Artık anlıyorum."
Çok güzel :) Bu özellikle...
Bir kaç keza okumaya vaktim var sanırım.Teşekkürler.
ben teşekkür ederim.
Post a Comment
<< Home